Kayak ve snowboard sadece pistte yaşanan bir tutku değil; bazen bir belgesel, bazen bir komedi filmiyle evinizin salonunda bile o heyecanı yaşayabilirsiniz. Dağlara çıkamadığınızda bile içinizi kıpır kıpır yapacak, karın büyüsünü hatırlatacak ve “hadi artık kış gelsin” dedirtecek filmler var. Bu liste tam da bunun için hazırlandı: biraz adrenalin, biraz kahkaha, biraz da ilham.
Snowboard dünyasının krallarından Travis Rice’ın başrolde olduğu bu film, adeta başka bir seviyede. Dünyanın en ücra köşelerine gidip helikopterle dağlara inişler yapıyorlar ve “imkânsız” diye bir şey olmadığını kanıtlıyorlar. Görüntüler öyle etkileyici ki bir noktada kendinizi koltuktan kaldırıp pencereden bakarken bulabilirsiniz, “acaba buradan da atlanır mı?” diye. Evet, o kadar çarpıcı.
Norveçliler bu işi çözmüş. Hem profesyonellerin inanılmaz performanslarını hem de amatörlerin düşe kalka kayak aşkını bir arada gösteriyorlar. Sahneler arasında şehirde kayışlar, devasa dağ inişleri ve bolca “işte sporun ruhu bu” dedirten anlar var. İzlerken kendinize şu soruyu sormanız çok olası: “Ben neden markete kayakla gitmiyorum ki?” Cevabı yok, ama his çok tanıdık.
Shane McConkey… Kayak dünyasının rock yıldızı. Eğlenceli kişiliği, delice cesareti ve sıra dışı yaklaşımıyla bu sporda efsaneleşti. Film, bir belgeselden çok daha fazlası; hayatı ciddiye almadan da dolu dolu yaşamanın mümkün olduğunu hatırlatan bir manifesto. İzlerken hem kahkaha atacaksınız hem de boğazınız düğümlenecek. Ve içinizden bir ses “ben bu hayatta yeterince cesur muyum?” diye fısıldayacak.
Candide Thovex’in dünyasına girmek demek, kayak sporunun sanatla buluştuğu anlara tanıklık etmek demek. Pistler onun için sadece başlangıç; sınır yok, kural yok, sadece hayal gücü. Her sahne sizi şaşırtıyor, her hareket “bu adam gerçekten insan mı?” dedirtiyor. İzledikten sonra kayak yapmaya değil, dağa çıkıp “ben de sanatçıyım!” diye bağırmaya heveslenebilirsiniz. Not: Candide büyük ihtimalle başka bir gezegenden.
Listenin eğlence dozu en yüksek filmi. Snowboard’un gençlik enerjisini, arkadaşlıkları ve bolca absürtlüğü işleyen bu komedi tam bir kült. Pistte yapılan sakarlıkları, akşamki eğlenceleri ve kayak tatillerinin gerçek yüzünü tüm çıplaklığıyla gösteriyor. İzlerken gülmekten kendinizi alamayacak, aynı zamanda “ya evet, bizim tatilde de böyle şeyler olmuştu” diye hatırlayacaksınız. Bu film, kısaca şunu söylüyor: düşmek normal, rezil olmak serbest ama eğlenmek mecburi.
Kadın snowboardcuların sahneye çıktığı iki yıllık bir proje. Dünyanın dört bir yanında çekilmiş, inanılmaz sahneler var. Film sadece inişlerden ibaret değil; kadınların bu spora kattığı güç, yaratıcılık ve eğlenceyi tam anlamıyla hissettiriyor. İzlerken “keşke onların arasında olsam” diyorsunuz. Bir yandan da “snowboard erkek sporuymuş” klişesini çöpe atıp üzerine biraz kar atıyorlar.
Bu film snowboard’un tarih kitabı gibi ama ders kitabı sıkıcılığında değil, aksine “hadi gel sana bir hikâye anlatayım” kıvamında. İlk tahta parçalarından bugünkü dev endüstriye uzanan yolculuğu gösteriyor. Biraz nostalji, biraz “vay be” dedirten arşiv görüntüleri. İzlerken snowboard’un aslında sadece spor değil, tam anlamıyla bir kültür olduğunu fark ediyorsunuz. Ve evet, sonunda hafif havaya girip “biz bu işin parçasıyız” diye kasılmanız serbest.
Bu yedi film, kayak ve snowboard’un sadece bir spor olmadığını; bir kültür, bir yaşam biçimi ve bolca kahkaha içerdiğini hatırlatıyor. İzlerken içinizdeki kış ruhu yeniden canlanacak, belki yeni hayaller kuracaksınız, belki de eski anılarınızı yad edeceksiniz. Ve eğer bu sırada aklınızda yeni bir maske, gözlük ya da kask canlanırsa şaşırmayın; bilinçaltınız size mesaj gönderiyor olabilir. İşte o noktada Powder Shop’a uğrayın; biz zaten buradayız, sıcacık kahve eşliğinde tutkumuzu paylaşmak için sabırsızlanıyoruz 🤩